“LİMON MU SİRKE Mİ? MODERN DÜNYANIN TURŞU TEORİSİ”
Hatırlarsınız, “Neşeli Günler” filmindeki o meşhur sahneyi: Münir ÖZKUL ve Adile NAŞİT, mutfağın tam ortasında bir savaş veriyor. Konu büyük, konu mühim! Turşu limonla mı yapılır, sirkeyle mi? Sofrada kimsenin yüzü gülmüyor, ama ekran başında hepimiz gülüyoruz. Çünkü mesele aslında turşu değil, mesele “Haklı kim?”!
Bugün bu tartışmayı alsak, 2024 model bir
hayatın içine bıraksak, işler nasıl olurdu dersiniz? Turşu limonla mı, sirkeyle
mi yapılır diye kavga etmeyi bırakmış, “Kinoa mı bulgur mu?” ya da “İphone mu
Android mi?” gibi konularda savaş açmış olurduk. Çünkü bir şey değişmedi: Biz
hâlâ fikrimizi savunurken dünyanın en önemli işini yapıyormuşuz gibi
hissediyoruz.
Turşu Yapımından Tweet’e
Adile Teyze yaşasaydı bugün, kesin Instagram’da turşu tarifi videoları çekiyor olurdu. Hemen altına da şu yorumlar gelirdi:
“Sirke mi, limon mu? Ay yok artık, ben elma sirkesi kullanıyorum, en doğalı!”
“Bence turşu sağlıksız, ben probiyotik kapsül alıyorum.”
“O kapak öyle kapanmaz ki, vakum yapmaz o!”
Münir Baba da muhtemelen Twitter’da “#SirkeciYüzyılı” diye trend başlatır, Adile Teyze de “Limon severler Derneği” diye bir grup kurardı. Herkes birbirini etiketler, altına uzun uzun yorumlar döşerdi. Birkaç kişi de “Bu ülkenin asıl sorunu bu değil!” diye tartışmayı başka yerlere çekmeye çalışırdı. Ama ne olurdu? Yine aynı: Kimse kimseyi ikna edemezdi.
Limon Ve Sirkenin Hayat Dersi
Aslında bu film bize bas bas şunu anlatıyordu: Hayat, kimin haklı olduğuyla değil, birlikte ne kadar güzel bir tat yaratabildiğinizle ilgilidir. Ama biz bunu anlamak yerine, her konuda “Ben haklıyım, sen yanlışsın” yarışına girdik. Bugün bu limon-sirke tartışmasını alsak, ilişkilerimize uyarlasak, neler çıkar? Mesela:
Sevgiliniz kahvaltıda reçel mi, bal mı seviyor? Size ne? Ekmeği yumurtanın az pişmiş sarısına banıyorsa ve huzurluysa sizde mutlu olun.
Arkadaşınızın müzik listesi size hitap etmiyor mu? O zaman kulaklık takın ve huzur bulun.
Komşunuz mangala odun kömürüyle başlıyorsa? Siz tüplü ızgaracısınız diye kavga mı edeceksiniz? Hayır, mis gibi kokan etlere odaklanın!
Yaşasın Çeşitlilik!
Düşünün, turşu dediğiniz şeyin içi ne kadar çeşitli. Salatalık, lahana, biber… Kimse bir diğerine “Sen burada olmamalısın” demiyor. Peki, biz neden birbirimize bu kadar kafayı takıyoruz? Modern hayatın turşusu bol çeşitlilikle güzel. Biraz limon, biraz sirke, hatta biraz tatlı biber ekleyelim. Herkes kendince haklı olabilir; mesele birlikte bir şeyler yapabilmekte.
Sonuç olarak, “Neşeli Günler” aslında bir turşu tarifi değil, hayat tarifi veriyordu. Ve bu tarifin en önemli malzemesi şuydu: Sevgi. Yani limon mu sirke mi, kimin umurunda? O masada birlikte oturuyorsak, turşunun tadı nasıl olursa olsun kütür kütürdür!
Unutmayın: Hayat ne limonsuz, ne de sirkesiz güzel.
Ama hayat bir tek onsuz asla olmaz: Gülümseme!