İzleyiciler

16 Aralık 2024 Pazartesi

PAZARTESİDEN PAZARA MODERN BİR KAOS

 

"Keyif, Karmaşa ve İroni"



Haftanın günleri… Birbirini takip eden yedi gün. Ama ne yediği belli olmayan bir ruh hali içinde! Günlerin her birine modern dünyanın yüklediği anlamlar ve karmaşalar öyle farklı ki, sanki her biri ayrı bir karakter. Gelin, bu günlerin içinden mizahi bir turla geçelim ve modern yaşamın kaosunu beraber hissedelim.

Pazartesi: Hayatın Alarmı


Pazartesi sabahı… Alarm çalar ve siz ona düşman kesilirsiniz. Hâlbuki suç alarmda değil; gerçek düşman, bittiğini fark ettiğiniz hafta sonu. Modern dünya için Pazartesi, "Başarıya koş, kahve iç, gülümse ama içten gülme!" günüdür.

İşte modern ironimiz burada başlar: İnsanlar Pazartesiden nefret eder ama Instagram'da mutlaka bir motivasyon paylaşımı yapar. "Yeni bir hafta, yeni bir başlangıç!" derler. Hâlbuki yüz ifadeleri "Yine mi bu eziyet?" diye bağırır. Pazartesi, hayata yeniden başlama zorunluluğu gibi… Ama herkesin pilinin yüzde yirmi kaldığı bir gün.

Salı: Kayıp Gün

Salı günü… Pazartesinin şokunu atlatmakla Çarşambayı beklemek arasında sıkışmış bir gün. Kimse Salı için bir şey planlamaz. Hatta tarihi olaylar bile "Salı günü gerçekleşti" diye anılmaz.

Modern insanın Salı günü şöyle geçer: Bir yandan hafta sonuna ne kadar uzak olduğunuzu fark eder, bir yandan da "Neyse, yarını da atlatırsak haftanın yarısı biter!" diyerek kendinizi avutursunuz. Salı, modern dünyanın boş vitesidir; pek bir şey olmaz, ama olur gibi yapar.

Çarşamba: Haftanın Bel Kemiği

Çarşamba, "Haftanın ortası" diye pazarlanır. Modern dünyanın omurgasıdır. İnsanlar "Çarşambayı atlattık mı tamamdır!" der ama bir yandan da içten içe şunu bilir: Daha iki gün var.

Komik olan şu ki, Çarşamba akşamları insanların enerji seviyesi biraz daha yükselir. Sanki hafta sonuna üç gün değil de üç saat kalmış gibi davranılır. Çarşamba, modern insanın "kendini kandırma" günüdür.

Perşembe: Garip Bir Bekleyiş

Perşembe günü, cuma özlemiyle dolup taşar. Ama bir yandan da işlerin yetişmesi gereken "son düzlük" günüdür. Bir nevi maratonun 41. kilometresi gibi: Biraz daha dayanırsanız bitiş çizgisine varacaksınız.

Modern dünyada Perşembe, toplantıların çoğaldığı, raporların yetiştirildiği ama bir yandan da akşamdan hafta sonu hayali kurulan garip bir gün. Bir kafede oturup, "Yarın cuma, dayanın!" mesajları atma günüdür.

Cuma: Zafer ve Çöküş Günü

Ah, Cuma! İnsanların "Haftanın en güzel günü" dediği ama aslında enerjisinin dibe vurduğu gün. Günün çoğu cuma olduğunu kutlamakla geçer. Ofislerde tatlılar dağıtılır, "Bugün erken çıkalım mı?" teklifleri havada uçuşur.

Modern dünyada Cuma, bir tatil gününden çok bir kaçış planıdır. İş bitince herkes ya bir şeyler planlar ya da plansızca koltuğa yığılır.

İşin ironik kısmı şu: Cuma biter bitmez hafta sonunun yarısı zaten kaybolmuş olur.

Cumartesi: Şaşalı Kaos

Cumartesi, herkesin bir şeyler yapması gerektiği hissiyle dolduğu gündür. Spor yapılacak, alışveriş yapılacak, arkadaşlarla kahvaltıya gidilecek, belki bir iki dizi izlenecek… Yani, hafta içindeki tüm yorgunluk, bir günde "keyifli" şekilde harcanacaktır.

Ama modern dünya, Cumartesi gününü bile stresli bir rekabet alanına çevirmiştir. "Cumartesini dolu dolu yaşamak" diye bir baskı vardır. Ve bu baskı, bazen sabah erkenden kalkıp yürüyüş yapmaya zorlar sizi; bazen de tüm günü pijamayla geçirip suçluluk duygusuna iter.

Pazar: Huzurun ve Panik Atığın Dansı


Pazar sabahı huzurla başlar. Kahve, gazete, belki bir müzik… Ama öğleden sonra, “Pazar sendromu” denen o karanlık bulut gelir. "Yarın Pazartesi" düşüncesi, keyifli başlayan günü hüzünle bitirir.

Modern dünyada Pazar, insanların kendilerini sorguladığı gündür. "Bu hafta ne yaptım? Hayatım nereye gidiyor?" gibi büyük sorular, genellikle bu gün akla gelir. Pazar, bir nevi hayatın aynasıdır.

Son Söz: Haftanın Günleri Bizden Daha Yorgun

Haftanın günlerini düşündüğümüzde, modern dünya her birine bir yük, bir karmaşa bindirmiş durumda. Ama belki de sorun günlerde değil, bizim onları yaşam biçimimizde. Belki de Pazartesiye biraz şefkat, Cumartesiye biraz sakinlik, Pazar gününe ise biraz daha huzur katsak… Haftanın günleri, tekrar bir takvimden ibaret olabilir.

Unutmayalım, günler gelip geçiyor. Asıl mesele, bu günleri nasıl anlamlandırdığımız.

Ve belki de şöyle düşünmek lazım: Haftanın hangi günü olursa olsun, bir kahve eşliğinde derin bir nefes almayı ihmal etmeyelim.

Mutlu haftalar dilerim… Pazartesi dâhil!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

“LİMON MU SİRKE Mİ? MODERN DÜNYANIN TURŞU TEORİSİ”

  “LİMON MU SİRKE Mİ? MODERN DÜNYANIN TURŞU TEORİSİ” Hatırlarsınız, “Neşeli Günler” filmindeki o meşhur sahneyi: Münir ÖZKUL ve Adile NAŞİT,...