Doğruyu söylemek gerekirse, bu sözün kendisi
başlı başına bir paradoks.
Şimdi düşünelim: Bir cümlenin başına "Doğruyu söylemek gerekirse" diyorsanız, öncesinde söylediklerinizin doğruluğundan şüphe mi duymalıyız? Ya da bu cümleyi kurmadan önce neden doğruyu söylemiyordunuz? İşte, trajikomik bir ahlaki girdabın tam ortasındayız.
"Doğruyu Söylemek Gerekirse" Demek Zorunda mıyız?
Birinin bu sözü söylediğini duyduğunuzda, beyninizde kırmızı bir alarm çalmaya başlar: "Demek ki şimdiye kadar doğruyu söylemiyordu!" Çünkü bu ifade, kendi içinde bir itiraf barındırır. Modern dünyada ise bu itiraf bir nevi sosyal beceri hâline gelmiş durumda. İnsanlar hem doğruyu söyleme niyetinde olduklarını göstermek istiyor hem de karşı tarafı tatlı bir manipülasyona hazırlıyorlar: "Şimdi öyle bir şey söyleyeceğim ki, lütfen bana kızma, çünkü doğruyu söylüyorum!"
Modern Dünyada "Doğru" ve "Söylemek" Arasında Kaybolmak
Günümüz dünyasında "doğruyu söylemek" kavramı, sıklıkla "kibarca gerçeği çarpıtmak" anlamına geliyor.
Örneğin:
"Doğruyu söylemek gerekirse, bu elbise seni
biraz kilolu göstermiş."
"Doğruyu söylemek gerekirse, o projeyi
senden daha iyi yapabilirdim."
Görüyorsunuz, bu söz genelde doğruluktan çok,
acımasız bir dürüstlüğe giden yolda kullanılan bir kalkan gibi. Ama bir yandan
da karşımızdakinin duygularını incitmeye hazırlandığımızı haber veriyor. Belki
de modern çağın en büyük ahlaki ikilemi burada yatıyor: Herkes doğruluğu
savunuyor ama kimse gerçeği tüm çıplaklığıyla duymak istemiyor.
Biraz da Trajikomik Yönüne Bakalım
Doğruyu söylemek gerekirse, bu söz biraz komik.
Hele ki yanlış yerlerde kullanıldığında!
"Doğruyu söylemek gerekirse, ben tatlıyı
daha çok severim." (E bunu söylemek için doğruyu mu arıyorduk?)
"Doğruyu söylemek gerekirse, toplantıya geç
kalmam benim hatam." (Zaten başka bir açıklama mı bekliyorduk?)
Aslında bu ifadeyi kullanarak sanki bir mahkeme
salonunda yemin etmişiz gibi davranıyoruz. Ama gündelik hayat mahkeme değildir;
kimse size bir şey itiraf etmeniz için baskı yapmıyor. Ve en komik kısmı şu ki,
bu cümleyi kurarken bile bazen doğruyu söylemiyoruz!
Ahlaki Yönü: Doğru Her Zaman Gerekli mi?
Doğruyu söylemek gerçekten de her zaman gerekli
mi? Ya da belki soruyu şöyle değiştirmeliyiz: "Gerçeği söylemek, her durumda
iyi bir şey midir?" Çünkü bazen doğruyu söylemek, ilişkileri zedeler;
bazen de samimiyet kisvesi altında bir nezaketsizlik olur.
Ahlaki olarak, doğruyu söylemenin bir sanat
olduğunu kabul etmek gerekir. Doğruluk, dürüstlükle birlikte nezaketle harmanlanmalı.
Çünkü gerçek, yanlış bir tonda söylenirse bir silah kadar tehlikeli olabilir.
"Doğruyu Söylemek Gerekirse" Yerine Ne
Söyleyebiliriz?
Bu klişeden kurtulmak istiyorsanız, bir
alternatifimiz var: Doğruyu söylemek yerine, hislerinizi söyleyin. Mesela:
"Bana kalırsa…"
"Ben böyle düşünüyorum…"
"Sen ne dersin bilmiyorum ama benim fikrim
şu…"
Bu tür ifadeler, karşınızdakine hem
samimiyetinizi hem de saygınızı gösterebilir. Doğruluk ise bir savaş baltası
değil, bir köprü olmalıdır.
Son Söz: Doğruyu Söylemek Mi, Doğruyu Yaşamak Mı?
Doğruyu söylemek gerekirse, bu klişe sözle vedalaşmanın zamanı geldi. Çünkü mesele sadece doğruyu söylemek değil, doğruyu yaşamakta gizli. Eğer her günümüzü dürüstlükle, empatiyle ve nezaketle geçirirsek, doğruyu söylemek gerekmez. Doğruluk, yaşantımızın doğal bir parçası olur.
Ama yine de… Doğruyu söylemek gerekirse (bile bile klişeye düşülür J ), bu yazıyı okurken hafiften bir tebessüm ettiyseniz, ben görevimi yapmışım demektir!
"Çünkü mesele sadece doğruyu söylemek değil, doğruyu yaşamakta gizli. "
YanıtlaSilMUHTEŞEM